İlim, çalışma, eğitim ve deneyim yoluyla elde edilen verilerin bilincidir. Ancak bu ilim, hayatta faydalı bir uygulama için akıla ihtiyaç duyar. İlim , Cehl’in (cehalet) zıttı değildir. Ehl-i Beyt’ten (a.s) cehaletleriyle yok olan alimler hakkında hadisler vardır. Yani ilim cehalete karşı değildir. Bilakis Kur’an’a göre cehalet akla aykırıdır. yani ferd alim olabilir ama onu ilmine göre kullanacak hikmete sahip değildir ve cahil kalır. İlmin yararlı kullanımı için işlenmeli ve akıl kanalından geçirilmelidir.
Cehalet, bilinç eksikliği anlamına gelmez
Kur’an ayetlerine ve hadislere göre akıl, sabır ve takva, ilmi, insanın hayatını aydınlatan bir nur haline getirmeye yardımcı olabilir. İlim tabirini pratik ve faydalı kılar. Cehalet davranışsal bir kategoridir ve burada aklın esas olarak davranışsal ve ameli uygulamaları vardır. Yani bu bilincin davranışta etkili olduğu anlamına gelir.
Akıl, ölçülü, kontrollü demektir, yani akıllı insan ölçülü ve düşünceli davranır. Din, bir şeyin bilincine varır ve onu öğrenirseniz, harekete geçmeden önce onu düşünmeniz ve eylemin ne gibi sonuçları olduğunu ve doğru olup olmadığını görmeniz gerektiğini söyler. Bu sebeple âlimin uyumasının, cahilin bütün gece uyanık kalıp ibadet etmesinden daha hayırlı olduğu rivayette zikredilmiştir.
Başka bir akıl ölçüsü, deneyim ve sonuca yönelimdir. Bu, deneme yanılma ve geçmiş deneyimleri kullanmamız ve işe yaramayanları tekrarlamamamız gerektiği anlamına gelir. Hadis ve ayetlerde insanların hikmetli davranışlarda bulunmalarına ve doğru dinde olmalarına yardımcı olan 20'ye yakın ölçü ve kriter vardır. Hadislerde hikmetin boğaza takılan bir lokmanın davranışına benzediğini yani bu konuyu yavaş yavaş hazırlayıp sindirmemiz gerektiğini görüyoruz. Aceleci ve duygusal davranışlardan kaçınmamız gerektiği anlamına gelir.
Din ve Mezhepler Üniversitesi öğretim üyesi olan Hüccetül İslam Velmüslimin Hamidrıza Şeriatmedari’nin konuşmasından alınmıştır.
4077028