IQNA

Kur’an okulu; Tevbe suresi hakkında / 7

Tevbe suresinin hedefi

14:38 - December 13, 2022
Haber kodu: 3478584
Tevbe suresi nifakı ortadan kaldırmak için nazil olmuştur. Ancak bu sadece münafıkları ortadan kaldırmak anlamına gelmez, münafıklığı ortadan kaldırmanın bir yolu da onların tövbe etmeleridir.

Tahran Üniversitesi Kur’an ve Itret Okulu öğretim görevlisi Hani Çitçiyan Tevbe suresi üzerine düşünme toplantılar zincirinin yedinci dersinde şu açıklamalarda bulundu:

Tevbe suresinin son bölümü 73. ayetle başlar: “Ey peygamber! İnkârcılara ve münafıklara karşı cihad et, onlara sert davran; onların varacağı yer cehennemdir ve bu ne kötü bir sondur!”

Bu cihat sadece kâfirlerle sınırlı olmayıp bilakis kâfirlerle ve münafıklarla aynı anda savaşılmasını söyler. Kur’an ‘savaşmak’ demiyor, cihad: çabayla mücadele et diyor. Çünkü münafığın karakterinde gizli katmanlar vardır ve onlarla mücadele etmek kolay değildir. Bu karmaşık bir olgudur.  Bu terkibi bir savaştır (hem sert savaş hem de yumuşak savaş dahil).

Bu surenin sonunda çok önemli olan iki husustan bahsedilmektedir. Birincisi tüm zorluklara rağmen sahada kalanlar samimi müminlerdir.111. ayette şöyle der: “Allah, kendi yolunda çarpışırken öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek üzere satın almıştır. Bu, Allah’ın Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da yer almış gerçek bir vaadidir. Kim Allah’tan daha fazla sözüne bağlı olabilir! O halde yaptığınız bu alışverişten ötürü sevinin. İşte büyük bahtiyarlık da budur.”

Bir sonraki ayette müminlerin vasıfları şöyle anlatılır:  “O tövbekârlar, ibadet edenler, hamdedenler, dünyada yolcu gibi yaşayanlar, rükûa varanlar, secde edenler, iyiliği teşvik edip kötülükten alıkoyanlar, Allah’ın sınırlarını gözetenler; müjdele o müminleri!” (Tevbe:112)

Münafıkça davranışlarda bulunanların tövbe etmek istemeleri mümkündür. Surenin sadece onları öldürmek için indirilmediğini bu nedenle söylüyoruz. Sure temelde münafıklık akımını ortadan kaldırmak için nazil olmuştur. Nifakı ortadan kaldırmanın bir yolu da insanların tövbe etmesidir.

Surenin sonunda, surenin 122. ayetinde bu tema ile ilgili bir tartışma vardır. “Bununla beraber müminlerin hepsinin toptan savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir grup dinde yeterli bilgi sahibi olmaya çalışmak ve seferden dönen topluluklarını uyarmak üzere geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.”

Ayette tüm müminlerin savaş alanına gitmesini değil, ancak her mümin grubundan bazılarının gidip dini öğrenmesi gerektiğini söylüyor çünkü fitneler alanı çok karmaşıktır ve bunlara karşı koymanın yollarını yeterince öğrenmemek zararlı olacaktır.

Din hidayet için geldi, savaş için değil

Temelde, din hidayet için  geldi, savaş için değil. Dindarlığın derinliklerine inmezsek, hikayenin özünü görmezden geliriz. Suredeki son nokta ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile ilgilidir. “Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur.” (Tevbe:128)

Herşey söylendi. Ama burada mesele şu ki, Peygamber Efendimiz müminin ayağına bir diken batsa rahatsız olur. Savaştan, mücadeleden bahsettik ama sakın dinin kayıtsız olduğunu düşünmeyin. Bu yol sizi kurtarmayı hedefleyen yoldur. Din size eziyet etmeye gelmedi. Sizin düştüğünüz en ufak bir zorluk Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) ağır gelir. Oysa sizin mutluluğa giden yolunuz budur.

captcha